Trump’ın “Gazze Rivierası” Planı: Yıkıntılar Üzerine Kurulan Megaşehir Hayali
Belgelerde, Gazze’nin yüksek teknolojili bir megaşehir olarak yeniden inşa edilmesi öngörülüyor. Ancak bu inşanın en kritik şartı, 2 milyona yakın Filistinlinin yerinden edilmesi.
Plana göre Filistinlilere, topraklarını terk etmeleri için para teklif edilecek. Bölge ise en az on yıl boyunca ABD vesayeti altında kalacak. Washington’un hedefi yalnızca savaş sonrası yeniden imar değil; aynı zamanda Orta Doğu’da yeni bir turizm ve teknoloji merkezi yaratmak.
Bu belgeler, İsrail’in yıkımla şekillendirdiği Gazze’de yeni bir sayfa açmak isteyen Washington’un niyetini gözler önüne seriyor. Ancak bu sayfa, Filistinlilerin yok sayıldığı, insanî, siyasi ve hukuki açıdan derin tartışmalara yol açacak bir vizyon içeriyor.
Gazze’nin “El Konulmuş Geleceği”
Plana göre, ABD Gazze Şeridi’ne “el koyacak”. Bölge en az on yıl boyunca Amerikan himayesinde kalacak. Bu süreçte Gazze, turizm cazibe merkezi ve teknoloji üssü haline getirilecek. Trump’ın vizyonunda bu şehir, yapay zeka destekli sistemlerle işleyen, modern gökdelenlerle dolu, dijital para ekonomisine dayalı bir akıllı kent olacak.
Ancak bu hayalin ilk şartı, 2 milyon Filistinlinin Gazze’den ayrılması. Plan, “geçici” denilse de, gerçekte geri dönüşü olmayan bir göçü öngörüyor.
Parayla Göç: Filistinlilere Sunulan Teklif
Plan, “Trust” adlı bir güven fonuyla işletilecek. Fon, Gazze halkına gitmeleri için cazip görünen ama aslında mecburi seçenekler sunuyor:
-Gazze’den ayrılmak isteyenlere 5 bin dolar nakit ödeme yapılacak.
-Dört yıl boyunca kira giderleri, bir yıl boyunca gıda masrafları karşılanacak.
-Gidecekleri ülke kendi rızalarıyla seçilmiş gibi gösterilecek.
Alternatif olarak, yeniden inşa sırasında Gazze’de oluşturulacak “güvenli bölgelerde” geçici ikamet sağlanacak. Ancak “güvenli” ifadesi muğlak. Bu bölgelerin kim tarafından ve nasıl yönetileceği belirsiz.
Sanal Para ve “Akıllı Şehir”
Plana göre arazi sahiplerine mülklerinin yeniden yapılandırılması karşılığında “sanal para” teklif edilecek. Bu dijital varlık, iki şekilde kullanılabilecek: Başka bir ülkede yeni bir hayat kurmak ve Gazze’de kurulacak yapay zeka destekli akıllı şehirde bir daireyle takas için.
Yani Filistinlilere, topraklarının yerine “dijital bir karşılık” verilmesi öngörülüyor.
Bu durum, modern bir “kolonizasyon” yöntemini çağrıştırıyor: Toprak elinden alınan halk, kendi geleceğini sanal bir hesap defterinde görmeye zorlanıyor.
Trump’ın “Riviera” Hayali
Trump, Şubat ayında yaptığı bir açıklamada da Gazze’yi devralarak bölgeyi turizm cazibe merkezi haline getirmekten söz etmişti.
Hatta bununla ilgili yapay zeka destekli bir tanıtım videosu paylaşmıştı. Gökdelenlerle dolu, sahil şeridi boyunca lüks otellerin sıralandığı bir “Gazze Rivierası” maketi sosyal medyada dolaşmıştı. Ancak gelen tepkiler üzerine konu bir süreliğine rafa kaldırılmıştı.
Şimdi görünen o ki, bu fikir yeniden masada. Hem de daha detaylı, daha kapsamlı ve daha tartışmalı bir biçimde.
Beyaz Saray’daki Kapalı Toplantı
Trump, savaş sonrası Gazze planını geçen hafta Beyaz Saray’da düzenlediği kapalı bir toplantıda masaya yatırdı. Toplantıya şu isimler katıldı: ABD Dışişleri Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Marco Rubio, Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair, Trump’ın damadı Jared Kushner ve Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff.
Bu tablo, planın yalnızca Washington’un resmi kanallarıyla değil, özel temaslarla da yürütüldüğünü gösteriyor.
Toplantıya Kushner’in katılması, kulislerde geniş yankı uyandırdı. Resmi bir görevi olmayan Kushner, Ortadoğu dosyasına fiilen geri mi dönüyor?
Witkoff’un diplomasi ayağında kaldığı, ancak ekonomik ve siyasi mimarinin Kushner ve Blair üzerinden şekillendiği iddia ediliyor. Özellikle Kushner’in 2020’deki Abraham (İbrahim) Anlaşmaları sürecindeki rolü, bu yeni planda da etkili olabileceğini düşündürüyor.
Kushner’in kurduğu Affinity Partners fonunun Suudi Arabistan, Katar ve BAE kaynaklı yatırımları, bu planla doğrudan bağlantılı görülüyor. Ayrıca Kushner’in 2024’te yaptığı sert açıklamalar —Filistin nüfusunun Necef’e sürülmesi gibi— bu planın “Filistinsizleştirme” boyutunu güçlendiriyor.
Tony Blair’in Dönüşü
Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in adı da yeniden Ortadoğu denkleminde. Blair, Irak işgalindeki siciline rağmen bölgedeki danışmanlık faaliyetlerini sürdürüyor. TBI Enstitüsü üzerinden birçok hükümete “yönetişim” danışmanlığı yapan Blair’in özellikle Suudi Arabistan’la yakın ilişkileri biliniyor.
Beyaz Saray’daki toplantı, yalnızca teknik bir görüşme değil. Bir damat (Kushner) ve bir eski başbakan (Blair), Gazze’nin geleceği hakkında pazarlık masasında. Bu tablo, Washington’un Gazze’nin ertesi gün mimarisinde resmi devlet mekanizmalarının yanı sıra gayriresmi kişisel ilişkiler üzerinden ilerlediğini gösteriyor.
Blair’in toplantıya katılımı, Londra’da da tartışma konusu oldu. Kamuoyundan izahat talepleri gelirken, Blair sessiz kalmayı tercih etti. Ancak Beyaz Saray’da masaya oturması, Batı’nın Gazze’nin geleceğini Filistinliler olmadan tasarladığının göstergesi.
Toplantıya İsrail’in Washington Büyükelçisi Ron Dermer de davet edildiği belirtiliyor. Bu davet, İsrail’in takviminin ve beklentilerinin doğrudan masaya taşındığını gösteriyor. Yani plan yalnızca Amerikan değil; aynı zamanda İsrail eksenli bir tasarım içeriyor.
Planın Gerçekliği ve Tartışmalar
Trump’ın “Gazze Rivierası” planı neden önemli?
1- Filistin’in Yok Sayılması: Planın hiçbir aşamasında Filistinlilerin görüşü alınmıyor.
2-Meşruiyet Sorunu: Uluslararası hukuk açısından tartışmalı. Gazze’nin statüsü, işgal ve vesayet kavramları ciddi sorunlar doğuruyor.
3- Bölgesel Tepkiler: Arap dünyasında bu planın nasıl karşılanacağı belirsiz. Özellikle Mısır, Ürdün ve Katar’ın tavrı kritik olacak.
4-Çıkar Çatışmaları: Washington’un “özel kanallar” üzerinden ilerlemesi, resmi diplomasi ile iş dünyası arasındaki çıkar ağlarını yeniden gündeme getiriyor.
Trump’ın Stratejisi
Trump için bu plan, birkaç hedefi aynı anda karşılıyor:
-İç Politika: ABD kamuoyuna “savaş sonrası çözüm vizyonu” sunmak.
-İş Dünyası: Körfez fonlarıyla Amerika merkezli yeni yatırımlar açmak.
-Diplomasi: İsrail’in güvenlik beklentilerini karşılamak.
-Miras: Abraham Anlaşmaları sonrasında “Gazze Rivierası” ile tarihe geçmek.
Bir Hayal mi, Bir Kabus mu?
Trump’ın “Gazze Rivierası” planı, Batılı yandaşlarına göre kağıt üzerinde modern, parlak ve cazip görünebilir. Ancak pratikte, milyonlarca Filistinlinin yerinden edilmesini, topraklarının gasp edilmesini ve kimliklerinin silinmesini içeriyor.
Plan, Washington’un bölgedeki çıkarlarını yeniden inşa ederken, Filistin halkının varlığını silikleştirmeye çalışan bir girişim olarak öne çıkıyor.
Sorulması gereken temel soru şu: Bir halkın iradesi yok sayılarak, yıkıntılar üzerine kurulan bir megaşehir gerçekten barış getirebilir mi?
Cevap büyük ölçüde hayır. Çünkü bu tür projeler, yıkımı onarmak yerine kalıcı bir adaletsizliği derinleştirme riski taşıyor.